21 Ocak 2014 Salı

Mide Kanseri Epidemiyolojisi



Mide Kanseri Epidemiyolojisi
Epidemiyoloji
Mide kanseri her yıl bir milyondan fazla yeni vaka ile tüm dünyada kanser ölümlerinin ikinci önde gelen nedenidir. Mide kanseri insidansı 1940’dan bu yana batı ülkelerinde gittikçe azalmasına rağmen, Güney ve Orta Amerika, Uzak Doğu ülkelerinde hala yüksek seviyede stabil kalmaktadır.
Mide kanseri insidansı dünyanın çeşitli bölgelerinde birbirinden farklıdır; örneğin, Japonya, Şili ve İzlanda’da son derece yüksektir. A.B.D’de mide kanseri en çok kuzeyliler, yoksullar ve siyahlarda görülürse de insidansı yaklaşık 8/100.000’e düşmüştür ve kansere bağlı ölüm nedenleri içinde sıklık açısından yedinci sıradadır. Buna karşılık Japonya’da insidansı düşmüş olsa da, halen en sık rastlanan malignitedir. İnsidansı yaşla birlikte artar; hastaların >%75’i 50 yaşın üstündedir.
Erkeklerde kadınlara göre 1.4-1.7 kez daha sık görülür (14). 50 yaş sonrası görülme sıklığı erkeklerde 2 kat fazla iken, daha genç yaş grubunda kadın/erkek oranı eşittir
Erkekler mide kardia tümörleri açısından bayanlara göre 5 kat daha fazla etkilenirler (17). Genel olarak, mide kanseri insidans oranları daha yüksek olan ülkelerde yaşam süresi düşük insidans oranları olan ülkelere göre oldukça iyidir
Mide kanseri Türkiye’de gastrointestinal kanserler arasında ilk sırada yer almaktadır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre mide kanseri Erzurum ve Van çevresinde erkeklerde ilk sırayı, kadınlarda ise ikinci sırayı almaktadır (4). Yine Türkiye’de bronş kanserlerinin hemen ardından en sık görülen kanser türünü oluşturmaktadır (14). Türkiyede mide kanseri insidansı en sık doğusunda, en düşük ise batısında görülmektedir. Bu insidans erkeklerde 9.6 vaka/100.000, bayanlarda ise 5.7/100.000 dir
Etyoloji
etyolojiden birçok neden sorumlu tutulmakla birlikte hastaların büyük bir kısmında tanımlanabilen önemli bir risk faktörü belirlenememiştir. Hastalık çevresel ve genetik faktörleri içeren multifaktöryel bir özellik taşımaktadır. Epidemiyolojik veriler proksimal ve distal kanserlerde etiyolojik faktörlerin farklı olduğunu ortaya koymuştur. Kardia kanserinin etyolojisinde gastroözofageal reflü ön plana çıkarken, kardia dışı kanserler daha çok yukarıda belirttiğimiz gibi birçok faktörün (diyet, çevresel, genetik yatkınlık gibi) etkileşimi sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
Diyet: Mide kanseri ile beslenme arasında direkt ve önemli bir ilişkinin olduğu öteden beridir bilinmektedir. Aşırı sıcak yeme, korunmuş, tütsülenmiş, konserve ve tuzlanmış gıdaların tüketimi, nitratlarla su kontaminasyonu, Helicobacter pilori infeksiyonu, taze meyve ve sebzelerin az tüketilmesi yüksek riskli bölgelerde sık görülmektedir. Midede intestinal metaplaziye yol açarak mide kanseri oluşturdukları gösterilen gıdalarla alınan nitrat ve nitritleri içeren gıda maddelerinin alınımının önlenmesi, özellikle yüksek riskli bölgelerde önleyici bir tedbir olabilir. Bol sebze ve meyve ile beslenenlerde kanserin gelişme oranı düşmektedir. Az tüketenlerde ise mide kanser oranının yüksek olduğu bildirilmektedir
A.B.D’de obezite sıklığındaki artış gastoözefagial bileşke ve midenin proksimal bölge kanserleri sıklığındaki artışa katkıda bulunmuştur. Yüksek vücut kitle indeksi, gastroözefagial reflü hastalığı ve artan kalori tüketimi distal özefagus ve mide kardia adenokarsinomlarıyla ilişkili bulunmuştur
b) Helicobacter Pilori (Hp) enfeksiyonu: Midenin korpus ve antrum adenokarsinomu ile Hp kronik enfeksiyonu arasında güçlü bir ilişki vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder